Kitap Yorumu: Scarlet | Marissa Meyer (The Lunar Chronicles, #2)

Orijinal adı: Scarlet
Yazar: Marissa Meyer
Yayınevi: Artemis
Sayfa: 486

DÜNYA YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYKEN, KÜLKEDİSİ İle KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ’IN YOLLARI KESİŞECEK…

Mekanik ustası sayborg Cinder hapishaneden kaçma planları yapıyor ancak bunu başarabilse bile dış dünyanın tehlikelerine karşı kendini nasıl koruyacak?

Dünya’nın diğer ucunda, Scarlet Benoit’nın büyükannesi günlerdir kayıp. Scarlet büyükannesini bulmasına yardımcı olabilecek bir sokak savaşçısı olan Wolf’la tanıştığında, başta bu yabancıya güvenmekte tereddüt ediyor. Ne de olsa sokaklar ‘kurt’larla dolu!

Yolları kesişen Scarlet, Wolf ve Cinder birlikte esrarengiz bir maceraya atılırken onları bekleyen yeni bir gizemden habersizler. Şimdi üç masal kahramanı da Ay Ülkesi kraliçesinin hep bir adım önünde olmak zorunda. Çünkü kötü kalpli kraliçe, yakışıklı prensi kendi kralı ve esiri yapmak için elinden geleni ardına koymayacak.

İkinci kitabın yorumuna geldiyseniz, birinci kitabı bildiğinizi varsayıyorum çünkü ilk kitabı okumayanlar için spoiler dolu olacak, dikkat!

İlk kitap Cinder'in hapishaneye atılması ve Dr. Erland'ın da kaçması için ona yardım etmesiyle bitmişti. Bu kitapta ayrıca Scarlet'in hikayesi anlatılsa da yine de bol bol Cinder'in hikayesini de dinliyoruz.

Kraliçe Levana, Cinder'in kim olduğunu anlamıştı hatırlarsanız, o yüzden de bu kitapta sürekli onu bulmaya çalışacak. Cinder ise garip bir şekilde müttefik edindiği kaptan Thorne ile kaçış halinde. Kaptan Thorne'un uzay gemisi ise onların bir hayli işine yarayacak. Hatta Cinder'ın ev robotu dostu İko bu geminin ana bilgisayarı olacak ve bence sizi bir hayli eğlendirecek.

Bir de diğer yandan Scarlet'in hikayesi var. Kırmızı bir pelerini olan Scarlet'in büyükannesi kaçırılıyor. Evet, gönderme bir hayli açık. Hatta peşinde genetikleri kurtlara benzetilmiş kişiler var. Wolf da onlardan biri ama hiç de Scarlet'i yiyecek gibi değil. Ona bir hayli yardım edecek ve kalbinizi çalacak bence.

Cinder de heyecanlıydı ama sanki bu biraz daha heyecanlıydı. Ayrıca bir Scarlet'i, bir de Cinder'i anlatıyor sırayla ve siz öteki hikayeye geçince diğerini deli gibi merak eder halde bırakıyorsunuz. Marissa Meyer'in yazışına hayran kaldım diyebilirim. Zaten Cinder'i okurken de bir hali etkilenmiştim, bunda da aynısı oldu. Sayborglar, Aylılar, insanlar... Şu yorumu yazarken bile o ortama geri dönmek istedim.

Sonu havada kalıyor ama öyle sizi öldürüp bitirecek gibi değil bence. Ama Artemis üçüncü kitap Cress'in nisanda çıkacağını duyurdu o yüzden rahatlayabilirsiniz. Tek sorun bence dördüncü kitabın yurt dışında dahi yayınlanmaması. Eğer üç daha feci bitiyorsa çıldırılabilir, ben dördün çıkışını bekleyebilirim de dayanamayıp Cress'e atlayabilirim de. Bu arada Cress kapağını fark ettiyseniz Rapunzel'i anlatacak ve onun da çok iyi olacağına eminim.

İlk kitap: Cinder