Yazar: Susan Elizabeth Phillips
Yayınevi: Pegasus
Sayfa: 432
Annabelle'in bir türlü sonuca bağlayamadığı işleri, bozduğu nişanı yüzünden özel hayatı, hatta saçları bile darmadağınıktır! Ama bu durum değişmek üzeredir çünkü büyükannesinin çöpçatanlık işini devralmıştır. Tek yapması gereken şehrin en yakışıklı menajerini müşterisi yapıp kısa sürede en meşhur çöpçatan olmaktır.
Peki zengin, ateşli ve muhteşem spor menajeri Heath Champion neden bir çöpçatana ihtiyaç duymuştur? Özellikle de söz konusu çöpçatan Annabelle Granger gibi kızıl saçlı bir baş belasıysa. Annabelle eğlenceli ve ilgi çekicidir ama Heath mükemmel eşin peşindedir. Ve sıradışı bir eş için sıradışı bir çöpçatana ihtiyacı vardır!
Kısa süre içinde Şikago'daki herkesin kafasında aynı soru belirir: Kararlı çöpçatan, en iyi müşterisini memnun etmek için her şeyi yapacağına söz verdiğinde, gerçekten de her şeyi mi kastetmiştir?
Benim Susan Elizabeth yorumlarım hep tipik olarak ona ne kadar hayran olduğumla, ne kadar güzel kurgular yazdığıyla başlar. Bu da farklı olmayacak tabi ki. Kadının yazış stiliyle, karakterleriyle, kurgularıyla her kitabında aşk yaşıyorum diyebilirim. Öyle güzel anlatıyor ki kalın gibi görünen kitaplar birkaç günde elimde eriyiveriyor eli mahkum. Aşk Çok Yakında da aynen böyleydi. Hatta bu kitabın arkasından bir kitabını daha okudum, ona da yakında bir yorum gelecek diye umuyorum.
Heath'in anlaşmadaki şartı bütün tanışma toplantılarına Annabelle'in de gelmesi. Annabelle'in yumuşaklığı ve sohbeti devam ettirme yeteneği ile akşam yemekleri güzel geçiyor. Ayrıca kanlı bıçaklı olduğu takım sahibi Phoebe ile arasını düzeltmek için de kızı kullanabileceğini umut ediyor Heath. Tabi ki çok geçmeden sürekli kızın etrafında olmak isterken buluyor kendini ama oturup da adam gibi düşünemiyor. Annabelle'in ise istemeden ona aşık olması işleri hepten karmaşık bir hale sokuyor haliyle. Ama sonu çok şirin ve de tatlı bir şekilde bitiyor.
Kitapta Calebow ailesiyle de bir hayli haşır neşir oluyoruz. Özellikle Molly ve Kevin'ın kızı Pippi'ye bayıldım. Heath'e "prenz" deyişi, sürekli cep telefonlarını yürütmesi ve en sondaki epilogda o tatlı halleri... Sahneye Pippi girdi mi kesinlikle gülümsetiyor insanı, bayıldım kıza. Epilog zaten çok çok tatlı bitiyor, aslında her SEP kitabının epilog kısımları öyle. O yüzden ki kadın daimi favorilerim arasında. Keşke daha çabuk çıksa kitapları...
0 Yorumlar