33. ÜKG Blog Turu: Monogram Cinayetleri | Sophie Hannah (Agatha Christie's Hercule Poirot)







Daha sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde Poirot, lüks Bloxham Otel'de üç kişinin cinayete kurban gittiklerini öğrenir. Üç maktulün de ağızlarında üzerinde aynı monogramın bulunduğu birer kol düğmesi bulunmuştur. Acaba bu cinayetlerin korkudan deliye dönmüş kadınla bir ilgisi var mıdır? Poirot bu garip bulmacanın parçalarını bir araya getirmeye çalışırken, katil başka bir otel odasında dördüncü cinayetini işlemeye hazırlanmaktadır.

Uluslararası büyük bir üne sahip olan yazar Sophie Hannah'nın Agatha Christie Vakfı'nın onayıyla kaleme aldığı Monogram Cinayetleri'nde, ancak Belçikalı ünlü dedektif Hercule Poirot'nun çözebileceği şeytani bir planla karşılaşacaksınız.

"Sophie Hannah'nın büyükannemin eserlerine duyduğu büyük hayranlık öylesine güçlü ki, kurguladığı bu eseri okuyunca, yeni bir Christie'nin doğması gerektiğine karar verdik."

-MATHEW PRICHARD, Agatha Christie'nin torunu

"Bu harika bir ziyafet: Gerilimlerle dolu, şeytansı muzipliklerle sarmalanmış ve Hercule Poirot ile tatlandırılmış harika bir romanı. Bir köşeye kurulup tadını çıkardım."
-TANA FRENCH, New York Times çok satan The Secret Place adlı eserin yazarı-


Agatha Christie her zaman en sevdiğim yazarlar listesinde olacak biri. Kolay kolay yerinin doldurulabileceğini düşünmediğim biri. Her zaman zekasına hayranlık duyacağım, keşke daha da yaşasaydı diyebileceğim biri. O yüzden Monogram Cinayetleri'nde kendimce biraz şüphe duydum. Yazar Agatha Christie olmayınca Hercule Poirot yine her zamanki gibi mi olacaktı?

Bu sorunun cevabını kitabın başlarında anladım: Hayır. Yine küçük gri hücrelerini kullanıyor, yine aşırı derecede bıyığına takıntılı, yine ona Fransız diyenlere gıcık oluyor ama bu sefer biraz daha kibirli ve ukala. İyi de o her zaman öyleydi diyecekseniz, hayır bu kadar da değildi diyebilirim.


Poirot'ya bu davada yardım eden kişi Scotland Yard dedektifi Edward Catchpool. Edward için olayın başından itibaren Poirot'nun peşinde dolanmaktan başka yapacağı bir şey yok, çünkü kendi kendine çözmesi imkansız bence. İnatla hiçbir tersliğe adam akıllı dikkat etmemesi sizi boğuyor ve yetersizliğini gösteriyor. E Hastings de çok iyi çözmezdi ama bundan iyiydi orası kesin. (Poirot'nun bir yerde Hastings'i anması seride unutulmadığını görüp sevinmemi sağladı.)

Dava garip. Üç ceset üç farklı odada bulunuyor ve kurbanların ortak özelliklerinden otelde bir katil olduğunu düşünüyorlar en başta. Ama bir süre sonra üçünün de ortak geçmişi olduğu ortaya çıkınca dava derinleşiyor. Kendilerini küçük bir kasabanın geçmişindeki iğrenç bir olayı soruştururken buluyorlar. 15 yıl önce bir rahip ve karısının ölümü ile başlayan olaylar zinciri Londra'ya kadar ulaşıyor ve tüm olayda bir gariplik var ve neredeyse herkes suçlu. Ama katil kim? 


Açıkçası bir hayli detaylı ve uzun bir roman. Yazar da röportajında yüzlerce sayfa not aldığını yazmış kenara, yani ancak öyle yapınca çıkardı bu kadar detaylı bir şey bence de. Normal Agatha kitaplarının iki katı kadar uzun, o yüzden de olay biraz yavaş ilerliyor ama durum garip orası kesin. Her Poirot kitabı bir türlü çözemediğiniz şeylerle doludur zaten, bu da aynen o şekil.

Bir daha yeni romanı olmayacak diye oturup ağlamak istediğim zamanlar olmuştu. Belki bir Agatha değil ama yine de yeni romanlarının yazılabilecek olması beni bir nevi yatıştırmayı başardı. Benim için gelmiş geçmiş en iyi dedektif olduğu için yeri apayrı. Eğer benim gibi özleyenlerdenseniz, hepsini okudum şimdi ne yapacağım diye düşünüyorsanız bu kitap size gayet iyi gelebilir.






Yorum Gönder

0 Yorumlar