Yazar: Cindy Gerard
Yayınevi: Nemesis
Sayfa: 330
Ateş hattındaki bir kadın kendini ne kadar koruyabilir?
Gazeteci Jenna McMillan, kolay bulunmayacak bir fırsat yakalar ve önemli bir isimle röportaj yapmak üzere yola çıkar. Gittiği yerde ummadığı tehlikeler ve büyük bir sürpriz onu beklemektedir.
Bir erkek bir kadını kaç kere kurtarabilir?
Gabriel Jones, yaşadığı kirli hayat yüzünden sevdiği kadını kaybetmiş, yaşamını saran kurşun sesleri ve kan kokusu yüzünden masumiyetin ne olduğunu unutmuş, özel işler için çalışan bir ajandır.
Gabriel ve Jenna'yı buluşturan bir tesadüf, onları izleyen biri olduğunun farkına varmalarıyla başka bir boyut kazanır. Birlikte girecekleri bu yeni yolda masumiyete yer yoktur. Peki ya aşka?
Okuduğum ikinci Cindy Gerard romanıydı. İlk okuduğum Sınırı Aşacaksın romanını da beğenmiştim, bu kitabında da hayal kırıklığına uğramadım. Black Ops üyelerinin hepsi eski ordu üyeleri. Bir gün hiçliğin ortasında çatışırlarken ekip arkadaşlarından biri ölüyor ve üç-beş üniformalının masalarının başından verdikleri emirlerle hayatlarını yönetmelerine, onlar yüzünden bir hiç uğruna insanları kaybetmeye sinir oluyorlar ve toplu olarak grubun başındaki Nathan Black'in kurduğu özel şirkete geçiyorlar. Daha sonrasında yine bu derece ağır görevlere gidiyorlar ama bu sefer aldıkları para kendilerine. Hepsi kendi alanında uzman küçük bir grup oldukları için de sorun çıkmıyor.
Arjantin'deki uyuşturucu kartelleri, insan tacirleri onların oyun alanları gibi bir şey. Aynı zamanda koruma görevleri üstleniyorlar ama bu diğerlerine oranla çok daha kolay bir iş. Yaklaşık 2 sene önce ise asıl karakter Gabriel Jones'un başına kötü bir şey geliyor. Sevdiği kadını gözleri önünde işkence çektirerek öldürüyorlar, Gabriel da güç bela kurtuluyor ellerinden ama fiziksel olarak iyileşse de psikolojik olarak olayın şokunu hala atlatabilmiş değil. O yüzden kişisel her türlü ilişkiden aman aman kaçıyor. Bu yüzden Jenna'nın onu ikna etmesi çok zor oluyor.
Jenna ise altı ay kadar önce Gabriel'ın kişisel davası haline geldiğini bilmediği bir olayın içinde buluyor kendini. Kaçırılıyor, türlü şeyler atlatıyor, onu kurtaran da Gabriel oluyor ama bu olaydan sonra kendine güvenen bu cesur savaş muhabiri bir anda pılını pırtısını toplayıp kendini ailesinin çiftliğinde buluyor. Tabi ki bu süreç içinde hem kendini toparlamaya çalışıyor hem de altı ay önce zorlu şartlar altında tanıştığı Gabriel'ı düşünmemeye çalışıyor ama nafile. Arjantin'de yeni bir iş olanağı çıkınca öncelikli olarak Gabriel'ı tekrar görebilme amacıyla atlıyor uçağa ama çıkan patlamada az kalsın hayatını kaybediyor. Onu o an, bombanın yakınında gören Gabriel ise kadına kendini siper etmek için kendi yaralanmasını tamamen göz ardı ediyor. Bacağından yaralanan Gabriel için bu yara aslında bir hayli önemli olacak ilerleyen günlerde.
Gabriel'ın buz gibi tavırlarından içeri girmeye başlayan Jenna Gabriel'ı bir hayli korkutuyor tahmin edersiniz ki. Bir de öldü sanılan düşmanın hortladığını öğrenmesi Gabriel'ın kopmasına neden oluyor ve Jenna'yı korumak için genelde bu tarz kitaplarda klişe olan bir şey yapılıyor: Kızı kendinden uzaklaştırıyor. Ama ne kadar uğraşsa da tarihin tekerrür etmesine engel olamıyor.
Macera kısmı güzel, heyecanı iyi, karakterler sizi çekiyor ve çabuk okunuyor bence kitap. İçine polisiye katılmış her kitabı severim, güzel olanlarına rastlayınca da bir hayli sevinirim. Ben de böyle bir kitap arıyordum diyorsanız sizlik. Hem ilgi çekici yan karakter hikayeleri de var.
0 Yorumlar