Yazar: R.N. Morris
Yayınevi: Pegasus
Sayfa: 400
Dostoyevski’nin ünlü romanı Suç ve Ceza’da Raskolnikov’u sorgulayan zeki dedektif Petroviç yine iş başında!
CSI: St. Petersburg
St. Petersburg 1866… Petrovski Parkı’nın ücra bir köşesinde bulunan iki donmuş ceset… Cesetlerden, bir cüceye ait olan ilki dikkatli bir şekilde bir bavula yerleştirilmiştir. Cücenin kafatası derin bir yarayla ikiye ayrılmıştır. Beline kanlı bir balta sıkıştırılmış ikinci ceset iri yarı bir köylüye aittir ve bavulun yanındaki ağaçta asılıdır. Cinayetleri aydınlatmak için Porfiri’nin yine bütün yeteneklerini konuşturması gerekmektedir.
Porfiri’nin araştırması sürerken, siz de onunla birlikte soyluların dünyasından köhne mahallelere, genelevlerden salaş meyhanelere uzanan bir yolculuğa çıkacaksınız.
“… Fakat balta daha çok köylü sınıfıyla özdeşleştirdiğimiz bir silah, sizce de öyle değil mi?”“Sanırım, öyle.”“Bir beyefendi hangi silahı seçerdi acaba? Ya da bir hanımefendi?”
Balta şans eseri rastlayıp almaya karar verdiğim bir kitaptı. Elime geçtikten kısa bir süre sonra da okuyayım dedim başladım. Kitabın kapağında Raskolnikov'u sorgulayan dedektifin hikayesi diye bir metin var, önce bu yüzden Suç ve Ceza'yı okumadığım için acaba kopukluk olur mu diye korktum. Başladıktan sonra da GR puanına bakayım bari dedim, puanı 3.44 görünce aman tanrım didim. Neyse ki o puanı pek de hak etmeyen bir kitapmış da içim rahat etti.
Olay Rusya'da geçiyor, tabi karakterler de Rus; o yüzden de sıkıntı var. İsimler o kadar benziyor ki (bence), insanları karıştırdığım çok oldu. Porfiri Petroviç asıl dedektifimiz, Pavel Paveloviç isimli bir karakter daha var o da aç öğrenci kitapta. Neyse ki soyadı Virginski ile anlatıyor da kafanız sürekli karışmıyor; çünkü ara ara ben de hatlar koptu okurken.
Olay ise Petrovski parkında bulunan iki ceset. Çok kısa olan ve cüce diye tabir edilen bavula sıkıştırılmış ve kafası balta ile yarılmış, ağaca asılı olan adamın da karnında balta var. Petroviç bu durumun çifte cinayet olduğunu düşünüyor ama savcılık bürosundaki kafasız adam inatla ağaca asılanın diğerini öldürüp intihar ettiğini öne sürüyor. Böyle zor şartlarda ipuçlarını toplamaya başlasa da savcı davayı kafasına göre kapatıyor. Bir başka kayıp vakası bu durumla ilişkili çıkınca mecburen yeniden açıyor tabi.
Bir sürü Rus karakterle karşılaşıp ilginç bir hikaye dinliyorsunuz. Ama kimin neyi sakladığı ya da ne konuda yalan söylediğini anlamak kolay değil. Polis grubunun iç ilişkileri de garip olduğundan kafanız bulanabilir. Ama aslında güzel bir son ile bitiyor diyebilirim. Benim aklımdan geçen kişi çıktı, çünkü bütün bu olaylarla garip bir bağlantısı olduğu belli, içten içe de kıllandıran bir karakter. Ve kitapta kan gövdeyi bir hayli götürüyor ona da hazırlıklı olmak lazım.
Kısacası ummadığım kitap beni bir hayli kendine çekti. Kitaplığınızdaysa öne çekebilirsiniz.
0 Yorumlar