Orijinal adı: The Secret Lover
Yazarı: Julia LondonMartı
495 sayfa
Skandallar yaratan bir kadın ile sırları olan bir erkeğin birleşmesiyle ortaya çıkan
tutkulu bir aşk hikâyesi…
Yıllar önce meydana gelen bir skandalın ardından İngiltere’den kaçan Sophie Dane, herkese güvenen ve aşkta ihanete uğramış sosyetik kız değildir artık. Dünyevi zevklere sahip Fransız bir dulun refakatçiliğinde tekrar Londra’ya dönen Sophie, aristokrat Trevor Hamilton’un dikkatini çeker. Fakat Sophie’nin kalbi, daha önce hiçbir erkeğe hissetmediği şekilde Trevor’un esrarengiz kardeşi Caleb’e bağlanır.
Toplumun dışladığı ve servet avcısı bir sahtekâr olarak bilinen Caleb yurtdışından hasta babasını görmek için geldiğinde, Sophie’ye diğer erkeklerden daha farklı davranarak onun güvenini kazanır. Fakat beklenmedik olaylar zinciriyle ortalık yine karışır ve iki âşık geçmişten gelen bir skandalla karşı karşıya kalır. Sophie ve Caleb, şimdi birbirlerinin kollarında geçirmeyi hayal ettikleri gelecekleri için herkese meydan okumak zorundadır…
Julia bu kitabında beni ağlattı. Bitti diye bir hüzün içine
girdim ama en çok da sonu beni etkiledi. Sonunda ne mi oldu hemen anlatayım:
Sonundan bahsetmeden önce kurgu hakkında bilgi vereyim. Eğer
seriyi benim gibi tamamıyla okuduysanız, ikinci kitapta skandal yaratan kız
kardeş Sophie’yi hatırlarsınız. İşte o Sophie 8 yıl sonra refakat ettiği deli
dolu çatlak bir Fransız olan Honoria ile Londra’ya geri dönüyor. Ama hala
sosyetenin kara keçisi konumunda olan Sophie, balolardan kaçıp yalnızlığa
gömülmek istiyor, sosyete içine çıkmayı kesinlikle istemiyor. İşte böyle bir
anda göl kıyısında otururken Caleb’i fark ediyor. Caleb bir vikontun gayrı
resmi oğlu ama varis olan oğuldan çok daha canlı çok daha neşeli. Sophie deyim
yerindeyse ona vuruluyor, Caleb de gözlerini ondan alamıyor.
Bir de asıl varis Trevor gözünü Sophie’ye koyuyor ama onun
nedenleri tamamen finansal. Çatlak Honoria ise oğlanların babalarına aşık
oluyor. Ama burada bir sorun olduğunu fark ediyor: Trevor’un babasını bilerek
uyuşturduğunu düşünüyor ve ilaçları içmemesini sağlıyor. Trevor babasının
gittikçe daha da düzeldiğini görünce paniğe kapılıp Honoria’yı suçlamaya
başlıyor. Honoria adamı alıp kaybolunca da hepten deliriyor.
Caleb ile Sofie arası da bir ara açılıyor. Ne zaman? Sophie,
Caleb’in evlilik teklifini fark etmeden sosyete standartlarıyla reddettiğinde. Ama
sonrası pişmanlık dolu tabi. Caleb de ne olursa olsun kızın peşinden İskoçya’ya
doğru yola çıkıyor onu korumak için. İşte o yolculuk bütün hayatlarını
değiştiriyor. Birbirlerine ne kadar aşık olduklarını bu yolculukta anlıyorlar,
Trevor’un hain planlarını durduruyorlar, evleniyorlar vs… İşte beni de en çok
epilog etkiledi. Normalde adam gibi epilog yazmayan Julia, son iki kitaptır
ilerileri anlatıyor. Geçen kitapta 8-9 yıl sonrasıydı sanırım, ölen çetecinin mezarı
başında toplanmalarını anlatıyordu. Bu kitapta ise seri bitiyor diye sanırım
yazmış da yazmış. Yaklaşık 50 yıllık bir zaman dilimini anlatıyor ve Sophie’nin
ölüp, Caleb’in ona yakında katılacağını söylerken bitiyor. İşte bütün bu kısım,
bu hızla geçen şeyler beni hüzünlendirdi. Sonunu bu kadar uzun ve detaylı
anlatmasaymış belki de bu kadar hüzne kapılmayacaktım. Ama güzel miydi,
güzeldi.
Diğer kitaplarına baktığımda buna nasıl bir puan vermem
gerektiğini bilemedim. Serinin ilk iki kitabı beni fitil etmişti uzun süre.
Judith hastalığına yakalanan erkek karakterler delirmem için yeterli zaten
benim için. Üçüncü kitap şaşırtıcı derecede sakindi, hiç sinir etmedi ve 5
yıldızı bunun için hak etti. Bu kitapta da beni sinir eden moronluklar oldu,
hele Ann ve Claudia’nın Sophie ile bebekmişçesine konuşup onun için doğru olana
karar vermeye çalışmaları bir numaraydı. Julian da bu ayardaydı. Neyse ki
sonlara doğru düzeldiler. 4 yıldızı sırf bunun için veriyorum, tam 5 değil ama
4.5 diyip bu zor işten sıyrılıyorum.
0 Yorumlar