Veee işte yepyeni bir kitapla daha karşınızdayız. Bu kitap yurt dışında öyle böyle sevilmedi, okunmadı yani. Bu aralar kitap konuları benzer gibi gelebilir, ama her birinin hikayesi apayrı.
27.01 | Yorumbazz - Yorum + Alıntılar
27.01 | Kitab-ı Sevda - Ön Okuma
28.01 | Romancekolik - Karakter Söyleşi
29.01 | Kitap Esintisi - Yorum
Üç ay sürmesi konusunda anlaşmışlardı… ama aşkları sınır tanımayacaktı.
Jack McLachlan nam-ı diğer Mağara Adamı, Avusturalya’nın en gözde bekârlarından milyoner bir şarap üreticisiydi. Başarısı, ünü ve zenginliği, romantik ilişkilerini karmaşık ve sorunlu bir hale getiriyordu, bu yüzden basitliği seçiyordu: isimsiz, kısa ilişkiler.
Bu onun oyunu ve kurallarıydı. Ta ki Laurelyn Prescott hayatına girene kadar. Ateşli oyunun kuralları değişmek zorunda kaldı, çünkü genç kadın öncekilere hiç benzemiyordu. Amerikalı nefes kesici müzisyenle ilişkisi başladığı andan itibaren Jack’in ayakları yerden kesildi. Hiçbir şey planladığı gibi gitmemeye başladı ve Jack oyunun kurallarını birer birer kendi elleriyle yıkmak zorunda kaldı. Ve Laurelyn, Jack’in asla tahmin etmediği, mümkün olmayanı, mümkün kıldı.

Konusunu biliyorsunuz, 3 aylık bir anlaşma öneriyor Jack kıza. Kız da neden olmasın diyor, zaten evinden kalkmış gelmiş Avustralya'ya, vakit öldüremiyor garibim. Bir de en yakın arkadaşının abisi ona çok sulanıyor ve rahatsız oluyor. Jack'ten etkilendiği kadar ondan etkilenmediğinden bu durum canını çok sıkıyor. 3 aylık anlaşma sadece cinsel bir özelliğe sahip değil. Gayet birbirleriyle vakit geçirmekten hoşlanan iki insanı kapsıyor aslında. Ama birbirleriyle üç ay geçiren bu ikili aşık olmadan edemiyorlar tabi. Jack, önceki ilişkilerinden çok farklı olarak Laurelyn'i hayatının her kısmına sokuyor, hani ailesi ile dahi tanışıyor. Annesi özellikle bu ilişkinin en büyük taraftarı.

Kitap çıktığından beri bir de Grinin Elli Tonu ile benzetmelere çıkıyor nedense. Bence hiç alakası yok. Tek benzerlik ikisinin de cinsellik içermesi o kadar. Bunda bdsm vs. yok, anlaşma çok daha detaylı, Jack Christian'dan çok çok farklı bir karakter... Ben hiç benzetemedim açıkçası. Kurgu bile çok farklı ilerliyor.
Kitaptaki tek sorun ise kurguda bazı yerlerde klişeliklerin olması. İlginç başladı, sonra bir yerde sıradanlaştı, en sonunda vurucu darbe indi. Devam kitaplarını bekliyoruz artık.
Çekilişe katılmayı unutmayın!
a Rafflecopter giveaway
0 Yorumlar