Yorum: Obsidiyen (Lux, #1)

Orijinal adı: Obsidian
Yazarı: Jennifer L. Armentrout
Dex
354 sayfa


Her şeye yeniden başlamak çok berbat.
Annemle birlikte Batı Virginiaya taşındığımızda, kendimi
sıkıcı işlere adamıştım, ta ki tüyler ürpertici yeşil gözleri ve kaslı vücuduyla yan komşumuz karşımda dikilene kadar. Ama işler tahmin ettiğiniz gibi gitmedi.
O, ağzını açtı.
Daemon hem kabaydı hem de kendini beğenmiş bir pislikti. Birbirimizden hoşlanmamıştık. Tam hikâye burada bitiyordu ki bir kazaya uğradım ve Daemon zamanı dondurarak beni kurtardı.
Yakışıklı uzaylı komşum üzerimde bir iz bırakmıştı.
Yanlış okumadınız. O, bir uzaylı. Daemon ve kız kardeşinin yeteneklerini çalmak isteyen düşmanları vardı ve Daemonın bıraktığı iz bütün düşmanları başıma toplamıştı.
Bu korkunç durumdan canlı kurtulmak içinse tek yapmam gereken üzerimdeki uzaylı izi etkisini yitirene kadar Daemonın yanından ayrılmamaktı.




Uzun süredir okumayı düşünüp de Türkçesinin çıkmasıyla nihayet emelime ulaşmış biri olarak mutluluk içindeyim şu an. Obsidiyen ya da “Obsidian”, Melez ve Safkan kitaplarından hatırlayacağınız Jennifer L. Armentrout’un “Lux” isimli serisinin ilk kitabı. Kitap nasıl mıydı peki: Ah iyiydi, çok iyiydi.

Kızımız Katy, annesi ile Florida’dan küçük bir kasabaya taşınır ve orada gizemli, seksi ve tam bir “öküz” olan Daemon ile tanışır. Daemon’ın öküzlüğü benim “hödüklük” skalamı bile alt üst etti o derece.

“Muhtemelen gerçek hayatta gördüğüm en seksi erkekti ve tam bir öküzdü.”



Daemon’a tahammül edemeyip ondan etkilenmeden de duramayan Katy, onda gizemli bir şeyler olduğundan şüphelenmeye başlar. Kız kardeşi Dee ile arkadaş olmasını istemeyen ve ona her daim laf sokan Daemon’ın bu davranışlarına başka bir anlam veremez.

Günler geçtikçe Dee’nin ellerinin soluklaşıp kaybolmasını fark etmesi ve de Daemon’la geçirdikleri ayı macerasıyla bu iki kardeşte bir gariplik olduğundan ciddi ciddi şüphelenir ama nasıl adlandıracağını bilemez. Ayrıca kütüphane otoparkında geçirdiği saldırı ve sonrasında Daemon’ın onu bir nevi iyileştirdiğini fark etmesiyle işler hepten karmaşık bir hale gelir. 

Yine Daemon’ın yaptığı bir öküzlükten sonra hışımla yola çıkıp gelen kamyonu göremeyen Kat, zamanın dondurulduğunu ve bundan sorumlu olanın da Daemon olduğunu görünce şok geçirir. Bu olayın üstüne Daemon kendilerinin “Lux” isimli bir gezegenden geldiklerini, kendilerine Luxen dendiğini ve ışıkla yapabildiklerini gösterir. Tabi Luxenlerin azılı düşmanları Arum ırkından da bahseder ve Kat, kütüphane otoparkında yaşanan olayı işte o zaman tam anlamıyla anlar.

Bunun kitabın sonu hakkında spoiler içermeyen bir yazı olmasını istediğimden sonrasında neler olduğunu anlatmayacağım, ama Kat'in çok sevdiği bu Luxenler için türlü fedakarlıklar yaptığını söyleyip geçeceğim. Daemon öyle cins bir karakter ki, tam Daemon'ın düzeldiğini düşündüğümde dahi hödük moduna girip bir çuval inciri berbat edebilmesi, artık şaşırmayacağım dese de şaşırttı beni. Ayrıca Katy'nin bir kitap bloggerı olması da kitaptaki güzel detaylardan biri, hatta sanırım en güzeli. Nedenini siz anlayın artık :D 

Kitap havada bitiyor ama o kadar da dayanılmayacak bir son değil. Katy'nin Daemon'a meydan okuması ile ikinci kitapta aralarında neler geçeceğini bir hayli merak etseniz de. Serinin şu an yayınlanan üç kitabı var ve o kitaplarda bizi nasıl bir kurgu bekliyor, ben de merak ediyorum. Konusu orijinal gerçekten ama kurgusu o kadar orijinal değil. Neden? Alacakaranlık ile benzerlikleri var okursanız göreceksiniz, amma ve lakin kitapta Alacakaranlık'a inceden bir laf sokulduğunu da fark etmedim değil :D 

Siz hala Daemon ile tanışmadıysanız, bence bir an önce tanışmayı kafanıza koyun derim.





Yorum Gönder

0 Yorumlar